KTO Karatay Üniversitesi Psikoloji Bölümü akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Gürel, çocuk ve ergenlerde görülen bipolar bozukluğun erken tanısının hastalığın seyrini kontrol altına almak açısından kritik olduğunu belirtti. Bipolar bozukluğun yalnızca yetişkinlerde rastlanan bir psikopatoloji olarak bilindiğini ifade eden Dr. Gürel, bu durumun çocuk ve ergenlerde de görülebildiğini vurguladı. Ayrıca, erken başlangıçlı bipolar bozukluğun 10-15 yıl öncesine kadar çok fazla üzerinde çalışılmayan bir konu olduğunu belirtti. Bu durum, ergenlik döneminin coşkulu ve kontrolsüz davranışlarının hipomanik ya da manik belirtilerin gözden kaçmasına neden olabildiğini de sözlerine ekledi.
Dr. Gürel, çocukluk çağı bipolar bozukluğunun sıklığının %1,8 ile %3,9 arasında değiştiğini bildiren çalışmalara da dikkat çekti. Çocuk ve ergenlerde gözlemlenen bipolar bozukluğun klinik görünümünün yetişkinlerden oldukça farklı olduğunu belirten Gürel, bu farklılığın tanı sürecinde önemli etkileri olabileceğini ifade etti. Küçük yaştaki bir çocuğun mani dönemindeki davranışları, diğer insanlara uygunsuz bir şekilde dokunması, yüksek yerlere tırmanması ve tehlikeli oyunlar oynaması gibi durumlarla kendini gösterebiliyor. Daha büyük yaş grubundaki çocuklar ise, dış ve iç ortamdan gelen uyarılara karşı orantısız, abartılı ya da kolay tetiklenebilen aşırı duyarlılık hali ile daha fazla belirti gösterebiliyor.
Bipolar bozukluk tanısı almış kişilerin çocukluk döneminde uyku bozuklukları, kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve davranım bozukluğu gibi tanıların daha sık görüldüğünü ifade eden Dr. Gürel, ergenlik döneminde depresyon tanısı almış çocukların %25-40’ının ilerleyen dönemde bipolar tanısı aldığını belirtti. Özellikle az uykuya rağmen enerjik kalan çocukların manik dönem açısından değerlendirilmesi gerektiğini açıkladı.
Dr. Gürel, bipolar bozuklukta tanı ve tedavi sürecinin genellikle belirtilerin ortaya çıkmasından sonraki 10 yıl içinde başladığını hatırlatırken, çocuklarda duygu durum dalgalanmalarının, gelişimsel özelliklerin ve eşlik eden bozuklukların tanıyı zorlaştırabileceğini belirtti. Ancak erken tanı konulup tedavi sürecine başlanması durumunda, bireylerin yetişkinlikte hastalığın şiddeti ve seyrini daha iyi kontrol edilebilir hale getireceğini ifade etti.
Bipolar bozukluk konusunda eğitim ve farkındalığın artırılmasının büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Dr. Gürel, bu alandaki bilgi eksikliklerinin giderilmesinin erken tanı ve tedavi süreçlerine olumlu katkılar sağlayabileceğine dikkat çekti. Çocuk ve ergenlerde gözlemlenen bipolar bozukluğun, erken tanıyla ve doğru tedavi yöntemleriyle yönetilebileceğinin altını çizen Gürel, bu konunun üzerindeki dikkat ve araştırma ihtiyacının da önem taşıdığını sözlerine ekledi.
